24 Eylül 2011 Cumartesi

Baktım ki sıkılıyorum...

Bu böyle gitmez dedim. İçim kararmış, hatta kabarmış... öyle diyor fallar. (fal baktırdığım olsa, bir tek Deniz'in tarot kartlarına güvenirim :) Her neyse, beni kara bulutlar takip ede dursun ben keyfime bakayım. Şimdilik bir eğlence unsuru olarak kendimi analog dünyasının kollarına attım. Ve işte huzurlarınızda "the bright side of the nelin": "My Analogue Revolution"

23 Eylül 2011 Cuma

Gidiş/Geliş


Dün İstanbul'a döndüm. Her sefer olduğu gibi, yine dönmek zor geldi. Ne umuyorum bilmem. ama bu şehrin sınırları içine girdiğim an beni bir hüzün kaplıyor. İçim kararıyor. Belki de beni bekleyenlerdir bu hüznün sebebi... Belki yüzleşmekten korkutuğum gerçekler... Kaçtığım gerçekler...

12 Eylül 2011 Pazartesi

İç Savaş.

Bu savaş içimizde. Bu savaş kabul etmek/inkar etmek ikilemi.
Bu savaş kendimizle.
Bazen saygı duymak gerekir, susmak erdemdir.
Sus ki saygı duy ölüye, ölüme.
Sus ki içindeki sesi dinle.
Ölüm anında konuşma, duygu sömürüsü yapma.
Samimiyetsiz olma, şov yapma.
Bazen sarılmak bile duygusuzdur, yapmakcıktır.
O yüzden, sus ki sıra sana gelsin.
Ölen ölüyor, kendini avutman boş
 Sayısı, ırkı, cinsi, cismi, kimliği önemsiz.
Ölen ölmüştür!

8 Eylül 2011 Perşembe

Kim?

Ben neyim ki şu dünyada?
Kimim ki?
İsmimin önüne ekleyeceğim bir sıfatım bile yok!