13 Mart 2013 Çarşamba

garip.

Ölümün teknolojik boyutunu ve sosyal medyadaki varlığını düşünüyorum bu aralar...günümüzde insan ölünce, cep telefonuna ne olur? nereye gider? imha edilir mi? aranırsa kim cevap verir? ölen kişinin numarası hala telefonumda kayıtlı, silmeli miyim? silmek garip geliyor, ama silmemek de öyle. Peki ya Facebook, Twitter ve diğerleri... Ki sonsuza kadar var olan ve silinmeyen rivayetler varken... Resimler, iletiler, paylaşımlar... Ölen kişinin duvarına taziye yazmak mesela, tüylerimi ürpertiyor. Ya da Twitter'da "mention" atmak... Neye yarar? Ölen kişi için değil de, ölen kişinin tanıdıkları, arkadaşları, ailesi için trajik ve biraz da absürd bir durum. Ölen kişinin tanışları için ağır, bir o kadar da kendini hafifletme yolu. Bir nevi ikiyüzlülük. Bu kitle durmaz, neden arar, yaftalar, kategorize eder, böler parçalar yine durmaz. Garip bir şekilde insan, ölen kişinin profiline bakmak, google'da hakkında bilgi aramak istiyor; Twitter'da yazdıklarını tarayıp bir neden arıyor. Fakat, bu performans gerekli mi sahiden? Gereksiz, boşuna bir çaba sadece. Neyin çabası, vicdanını hafifletme çabası mı? Hafifletecek nedeni sosyal medyada bulsan ne olacak?

12 Mart 2013 Salı

belirsiz.

bazen içinde bulunduğum anın aslında içinde olmadığımı fark ediyorum. zaman benden bağımsız. kendi zamanım benden kopuk. bana ait bir zaman yokmuş gibi. otobüse binme saati geldiğinde biniyorum. son durağa geldiğinde iniyorum. aradaki zaman yok. nasıl yaşandı belli değil. kitap okuyorum. başı ve sonu arasındaki zaman beynimde silik,belirsiz. metroda yürüyorum. merdivenleri indiğim an ile metroya kadar yürüdüğüm an belirsiz. sanki her yaşadığım an bir başlangıç ve bir sondan ibaret. kendi anım benden öte.